Akustik hakkında neleri ne kadar biliyoruz? 

Akustik hakkında neleri ne kadar biliyoruz? 

Merhaba değerli müzikseverler,

 

Bu yazımda Hifi dünyasını her zaman meşgul etmiş bir konudan bahsedeceğiz. Konu Akustik. Akustik hakkında birçok farklı görüş mevcut ama biz burada akustiğin bilimsel tanımından yola çıkarak Hifi dünyasında ne ifade ettiği konusuna değineceğiz.

 

Önce tanımından başlayalım: Akustik, ses dalgalarının gaz, sıvı ve katı ortamlardaki davranışlarını, ortam ile etkileşimlerini ve canlılar tarafından algılanış özelliklerini inceleyen bilim dalıdır. Akustik bilimi matematik, fizik, malzeme bilimi gibi pek çok bilim dalı ile etkileşimli bir daldır. Bunun yansıra müzik başta olmak üzere sinema, tiyatro gibi sanat dalları da akustiğin öne çıktığı alanlardan bazılarıdır. İlginç olan bu sanat dallarının, akustiği kullanmasında biraz önce tanımladığımız bilimsel alanları ile kesişim kümesidir. Ne demek istiyoruz biraz daha açarsak müzik icrasında, stüdyoda veya evimizdeki dinleme odamızda ya da bir tiyatro binasında akustiği doğru bir şekilde oluşturabilmek için matematik, fizik ve malzeme biliminden faydalanmak yani etrafımızdaki malzemeleri, eşyaları, tiyatro veya konserde sahnenin konumunu tüm bu bilimsel verilere dayanarak yapmamız gerekir. Örneğin evimizde koltukların boyutundan malzemesine ve konumuna, perdelerin türüne, halılara ve hatta çiçeklere kadar tüm eşyalar akustiği etkileyen unsurlardır. Tabii tüm bunların yanında müzik sisteminin, özellikle hoparlörlerin yerleşimi, odanın alanı çok önemli rol oynar.

 

Şimdi akustik ile doğrudan ilgili akustiği etkileyen ve hatta oluşturan kavramlara kısa kısa bakalım.

 

Ses Yoğunluğu: Birim yüzeye düşen ses şiddeti miktarı olarak tanımlanır. Birimi Watt/m2'dir. Yani bir metrekare yüzeye düşen Watt cinsinden ses gücüdür. Genel kullanımı kolaylaştırmak için sıklıkla mevcut ses basıncının işitilebilen en düşük ses basıncına oranı olarak Desibel cinsinden ifade edilir. Genelde ses basıncı ile karıştırılır. Kullanım alanı çoğunlukla endüstriyel gürültü ve şehircilik hesaplamalarıdır.

 

Akustik Emilim: Ses dalgaları içinden geçtikleri ortamlar ve üzerine düştükleri kütleler tarafından bir miktar yutulurlar. Ses hava gibi gaz, sıvı ve katı ortamlar tarafından iletilirken ses titreşimleri her bir komşu molekül tarafından hemen yanındakine aktarılır. Bu aktarım sırasında bir miktar enerji kaybına uğrayan ses iletim sırasında emilmiş olur. Ses aynı zamanda üzerine düştüğü maddeler tarafından da yutulur. Her bir maddenin fiziksel ve kimyasal yapısına bağlı olarak farklı ses yutma özelliği vardır. Kayıt stüdyolarında bu etki mutlaka müziğin türüne ve özelliğine göre dikkate alınmalı ve ayarlar buna göre yapılmalıdır. Aksi taktirde cansız bir kayıt ile karşı karşıya kalma riski oluşur.

 

Ses İletim Kaybı: Genellikle Akustik emilim ile karıştırılan bir konudur. Ses dalgalarının farklı yoğunluklardaki ortamlar arasında geçişi sırasında ortaya çıkan sönümlenmenin teknik adıdır. Örneğin, sokak gürültüsünün pencere camından geçerken veya bir odadaki sesin kapalı kapıdan geçerken uğradığı kayıplar bu türdendir. Her maddenin farklı ses iletim kayıp katsayısı vardır.

 

Ses Yutum Katsayısı: Tüm maddeler sesin içlerinden geçişi sırasında moleküller arasında iletim kaybından ötürü sesi bir miktar "yutarlar". Kimyasal ve fiziksel özelliklerine bağlı olarak her maddenin farklı ses yutma özellikleri vardır. Bu da teknik hesaplamalar için standartlaştırılmış tablolarda yer alan katsayılar ile belirtilir. Gözenekli ve yumuşak materyallerin yutum katsayıları daha yüksek iken, masif ve sert materyallerin düşüktür. Dolayısıyla akustik ortamların oluşturulmasında bu katsayılar dikkate alınarak düzenleme buna uygun yapılmalıdır.

 

Akustik Difüzyon: Çok yaygın olarak bilinmeyen bir konu olmakla birlikte aslında günlük hayatımızda sürekli olarak karşımıza çıkan bir konudur. Basitçe açıklamak gerekirse, ses dalgaları özellikle tiz frekanslarda belirli bir doğrultuda yayılırlar. Sesteki difüzyon bu dalgaların uygun bir yüzeye denk geldiklerinde homojen biçimde her yöne doğru dağılmasını ifade eder. İdeal bir müzik icra veya dinleme mekânında belirli oranlarda yansıma, emilim ve difüzyon özelliklerinin tümünün dengeli bir oranda bulunması gerekir.

 

Yakın Alan Akustiği: Sesin kaynağının hemen yakınında gösterdiği akustik davranışları betimleyen terimdir. Bu yaklaşımda sesin bulunulan ortamın akustik yapısı ile etkileşimleri ve çeşitli kayıplar dikkate alınmaz. Genel olarak ses kayıt stüdyolarında kullanılan yakın dinleme monitörleri ve küçük hifi dinleme odaları için geçerli sonuçlar verir.

 

Uzak Alan Akustiği: Sesin kaynağından görece uzak alanlarda gösterdiği davranışı inceleyen akustik bilimidir. Genel olarak açık hava konser sistemleri, acil durum anons sistemleri ve şehircilikte gürültü kontrolü alanlarında kullanılır.

 

Serbest Alan Akustiği: Hiçbir ses yansıması veya etkileşimin olmadığı akustik koşulları tanımlayan teknik terimdir. Örneğin, rüzgâr gibi hiçbir ses kaynağının olmadığı mutlak sessizlikteki bir çöl bu tür bir akustiğe sahiptir. Serbest alan akustiğine sahip yerlerde ses kaynağından çıktıktan sonra hiçbir yansımaya, emilmeye veya kırılmaya uğramadan sonsuza doğru uzanır. Serbest alan akustiğini normal yollardan sağlamak mümkün olmadığı için ses yutucu ve sıfır yansımalı ölçüm odaları kullanılır.

 

Akustik ile alakalı tanımlarımız bu kadar. Şimdi önce bu kavramlar arasında nasıl bir ilişki var ve nasıl ölçeriz konusuna kısaca bakalım, hemen ardından da ideal akustiği tanımlayarak buna nasıl ulaşabiliriz bahsine geçelim.

 

 

Ses şiddeti ve uzaklık arasında ilişki nasıldır, ses yalıtımını nasıl ölçeriz?

 

 

Ses şiddeti ile uzaklık ters orantılı bir ilişki vardır. Kaynaktan uzaklaştıkça yani hoparlör ile dinleyici arasındaki mesafe arttıkça ses şiddeti azalır. Ölçümler gösteriyor ki kaynağına olan uzaklık her iki kat arttığında ses şiddeti yaklaşık 6dB azalmaktadır. Örneğin bir dinleyici stereo sistemine 2m uzaklıkta otururken işittiği 86dBlik ses basıncı, 4 metreye uzaklaştığında 80dB düzeyine inecektir. Bu da işitilen seste yaklaşık iki kat azalma anlamına gelmektedir.

 

Akustik çoğunlukla sesin oda içerisindeki yankısı ile karıştırılır. Ancak yankı farklı bir oluşumdur. Basitçe ses dalgalarının kaynağından çıktıktan sonra yansıtıcı yüzeyler tarafından geri gönderilmesi durumudur. Eğer birbirini fiziksel olarak gören birden fazla yansıtıcı yüzey varsa yankılanma süreci başlar. Yankılanan ses dalgaları içinden geçtiği havanın emici özelliği nedeniyle her yankılanmadan sonra şiddetini bir miktar kaybeder ve sonunda söner.

 

Ses yalıtımını en doğru şekilde ölçmek için öncelikle ortamda yankı oluşuyorsa bunun giderilmesi sağlanır. Aksi durumda yanıltıcı sonuçlara ulaşılır. Hassas ve doğru ölçüm için özel üretilmiş akustik ölçüm cihazları kullanılmalıdır. Temel olarak, öncelikle sesin yayıldığı kaynak alandan alınan ölçümler, yalıtım ile sessizleştirilmek istenen ortamdan alınan ölçümler ile karşılaştırılır. Aradaki ilişki ses yalıtım düzeyi ve başarısını gösterir.

 

 

İdeal akustik nasıl olmalıdır?

 

 

Bu oldukça değişken yanıtları olan bir sorudur. Zira, her amaca uygun akustik özellikler birbirinden farklıdır. Örneğin, elektronik amplifikasyon desteği olmadan tiyatro performansı sergilenecek bir salonda yüksek miktarda yansıma istenirken, aynı büyüklükte bir sinema salonunda hemen hiç yansıma istenmez. Bir müzik stüdyosunda vokal kaydetmek için tasarlanmış bir oda büyük ölçüde ses yutucu özellikte iken, aynı stüdyonun daha tok sesli enstrümanların kaydedildiği ortamda yansıma ve difüzyon belirgin şekilde yüksek olacağından emilim hemen hiç kullanılmaz. Hifi cihazlar kullanılarak müzik dinlenecek bir mekânda yansıma, emilim ve difüzyon özellikleri belirli oranlar içinde uyumluluk göstermelidir. Ev sineması için hazırlanacak bir mekânda ise yansıma hemen hiç istenmezken, belirli yüzeylerde emilim ve belirli yüzeylerde difüzyon doğru sonuçlar verecektir. Bir mekân için ideal akustik aynı zamanda orada kullanılacak hoparlör ve cihazların ses karakterlerine göre de değişiklik gösterir.

 

 

 

Müzik dinleme odasındaki akustiği iyileştirebilir miyiz?

 

 

Müzik dinlenecek ortamlarda sesin yansıma, emilme ve difüzyon düzeyleri belirli oranlar içinde ve denge halinde olmalıdır. Örneğin, az mobilyalı, parke veya taş zeminli, geniş camlara sahip bir alanda sesler çok fazla yankılanacağı için frekanslar karışarak bulanıklaşır. Sahne içinden çıkılamaz bir duruma gelerek dinleyiciyi boğar. Bunun tersi bir durumda; her yanı mobilya dolu, duvardan duvara uzun tüylü halı döşeli ve ağır perdelerle dekore edilmiş bir odada ise gerekli düzeyde yansıma olmayacağı için ses "cansız" olacaktır. Eğer odanız fazlaca yankılı bir mekân ise daha ağır ve kalın kumaştan perdeler, hoparlörlerinizin orta hizasında ve hoparlörlerle aranızda bir halı size çok yardımcı olacaktır. Ayrıca, yan ve arka duvarlardan fazlaca yansıma oluyor ve sahneyi bozuyorsa, buralara yerleştireceğiniz sık yapraklı salon bitkileri de akustik çözüm getirebilir. Bunun yansıra önemli bir etken de dinleme koltuğunuzun arka duvarının boş ve yansıtıcı bir yapıda olması tercih edilir.

 

 

Müzik dinleme odası için ideal akustik nasıl olmalıdır?

 

 

Müzik dinleme odasında yaratmayı hedeflediğimiz şey doğal ve canlı bir performansı sağalmaktır. Bir başka deyişle, dinlediğimiz müziğin icra veya kaydedildiği ortamın koşullarını mümkün olduğunca aslına uygun bir şekilde yeniden yaratmaktır.

 

Bu konuda bazı basit ama etkili kuralları uygulamak iyi sonuçlar verebilir. Nedir bunlar kısaca sıralayalım.

 

• Eğer geniş camları olan ve perdesiz bir mekânda müzik dinleniyorsa mutlaka yere kadar uzanan, ağır kumaştan perdeler kullanılmalıdır. Ayrıca odada tavandan zemine dek uzanan camla kaplı bir duvar varsa, cihazları yerleştirirken bu duvarı hoparlörlerin veya kendi arkanıza alacak biçimde konumlanmaktan kaçınmak en ideal yerleşim şeklidir.

 

• Eğer oda zemini çıplak ve cilalı ise mutlaka kalın tüylü bir halı kullanarak yerden kaynaklanacak yansımaları azaltmak gerekecektir. Bu tip bir halıyı özellikle hoparlörlerin orta-ön bölümünde kullanmak daha iyi sonuç verir.

 

• Boş veya az mobilyalı odalarda ses çok fazla yankılanacağından bu tür mekanları müzik odası olarak seçmekten kaçınmak gerekir. Duvarlarında kitap dolu kütüphaneler olan odalarda sesin daha doğal olduğu bir gerçektir. Ayrıca, kalın kumaşlı ve yumuşak dokulu mobilyalar ses yutucu özelliğe sahip olduklarından, istenmeyen yansımaları kontrol altına alacaklardır.

 

• Gereğinden fazla yutucu yapıdaki odalar müzik dinlemek için uygun değildir. Örneğin, çok fazla mobilyalı, duvardan duvara halı döşeli, yoğun biçimde tavandan zemine uzanan perde bu türden sorunlar yaratabilir.

• Hoparlörlerinizle arka ve yanlarındaki duvarlar arasına yerleştireceğiniz sık yapraklı bitkiler istenmeyen yansımaları emerek sesin odaklanmasına yardımcı olurlar.

 

• Dinleme koltuğunuz ve hoparlörler ile aranızda sehpa veya masa gibi bir engelin bulunması ses sahnesinin oluşmasını engelleyecektir. Bu sebeple sisteminizle aranızda mobilyalar olmamasına dikkat edilmesi gerekir.

 

• Mobilya ve yerleşim düzeninizin çok fazla asimetrik olması sahneyi bozacaktır. Örneğin,  yan duvarda kitap dolu bir kütüphane varken, diğer duvarda asılı boy aynası veya büyük camlı çerçeveli bir tablo akustik sahneyi önemli oranda negatif etkiler.

 

• Dinleme pozisyonu ile hoparlörler arasındaki uzaklık hoparlörlerin kendi aralarındaki uzaklık ile orantılı olmalıdır. Hifi dünyasında genel kabul görmüş "eşkenar üçgen" kuralı, yani hoparlörler ve dinleyicinin bir eşkenar üçgen oluşturacak şekilde yerleştirilmesi geçmişten günümüze akla yatkın kabul edilse de günümüz hoparlörlerinin teknolojilerinin ve tasarımlarının aynı olmaması sebebiyle oldukça farklı yayılım karakterleri vardır. Dolayısıyla en iyi yöntem üreticinin önerilerinden yola çıkarak çeşitli denemeler yaparak en uygun sahneyi bulmaktır.

 

• Gereğinden fazla küçük veya büyük mekanlar müzik dinlemek için uygun değildir. Örneğin, çok küçük odalarda ve yakın mesafeden dinlerken hoparlörden doğrudan gelen ses odanın akustik karakterinin çok önüne geçer ve sesin doğallığı bozulabilir. Ayrıca küçük odalarda önemli derecede sub-bas eksikliği ortaya çıkacaktır. Çok büyük odalarda ise odanın sese cevabı hoparlör sesine baskın çıkacak ve sesin odaklanması imkânsız hale gelecektir. Bu da müzikteki doğallık ve gerçeklik algısını ortadan kaldırır.

 

• Müzik dinlemek için seçilen odanın genişlik ve yüksekliği asla aynı olmamalıdır. Bu tür odalarda durağan dalgalar dediğimiz istenmeyen ses dalgaları çok fazla oluşur ve özellikle alt frekanslarda bulanıklaşmaya neden olurlar.

 

• Müzik odasında gevşek mobilya rafları, zayıf malzemeli kapılar veya benzeri titreşime eğilimli cisimlerin bulunmaması gerekir. Bu tür eşyalar özellikle yüksek volümlerde ve bas ağırlıklı müziklerde oldukça rahatsız edici sonuçlar doğurur.

 

• Dinleme odasında mümkün olan en iyi müzik deneyimini yaşamak için yapılan düzenlemeler yeterli olmuyorsa bu konuda uzman bir firmadan yardım alınabilir. Uzmanlar tarafından yapılan ölçümlere göre profesyonelce düzenlemiş bir müzik odası müzik keyfini tahmin edilemeyecek kadar yukarıya taşıyacaktır. Bu iş için üretilmiş akustik düzenleme ürünleri de özellikle sorunlu odalarda oldukça tatmin edici sonuçlar verebilmektedir.

 

 

 

Komşularımı rahatsız etmemek için akustik olarak ne yapabiliriz?

 

 

En ideal çözüm, tabii ki bütçeniz ve diğer koşullar el veriyorsa, izolasyonu yapılmış ayrı bir dinleme odası tasarlamaktır.  Bu şekilde hem ideal ses ortamı sağlanmış hem de alt, üst ve yan komşuları rahatsız edecek gürültü önlenmiş olacaktır. Eğer bu tür bir dinleme odası kurulamıyorsa, ses emici elemanlar yüksek volümlü müzikler için çözüm olabilir. Özellikle arka, yan duvarlarla gerekirse tavana konulan bu elemanlar sesin diğer odalara geçmesini büyük ölçüde engeller. Ancak komşular için en büyük problem Sub-bas dediğimiz düşük frekanslı alt bas sesler ve özellikle de kullanılıyorsa Subwoofer titreşimleridir. Bu sorunu azaltabilmek için Subwoofer’ın yer ile temasını kesmek veya azaltmak gerekir. Bunun için Subwoofer’ı Spike adı verilen iğneli ayaklar ile kullanmak iyi bir çözüm olabilir. Bu yöntem bas frekansların mekanik olarak zemine iletilmesini oldukça azaltır. Bununla birlikte daha yüksek bas yalıtımı için Subwoofer’ın altına uygun boyutlarda bir granit blok konulması da faydalı yöntemlerden birisi olarak tavsiye edilir.

 

Eğer kat betonunun ince olduğu bir binada oturuluyorsa ve ses emici elemanlar kullanılmıyorsa basitçe duvardan duvara halı döşemek yüksek frekansların en azından alt kata ulaşmasını oldukça azaltacaktır. Eğer binanın yapısal ses ve ısı yalıtımı nispeten başarılı ise komşuları rahatsız etme olasılığı doğal olarak daha düşük olacaktır.

 

 

Dinleme odasında konser salonu akustiği mümkün mü?

 

 

Bu ne yazık ki hiçbir zaman tam anlamıyla mümkün olmaz. Bunun pek çok teknik nedeni olmakla birlikte yine de yukarıda bahsettiğimiz etkenler doğrultusunda ve biraz daha detaya girerek akustiği iyileştirmek için neler yapılabileceğini kısa kısa sıralayalım:

 

• Asimetriden kaçının. Müzik dinleme odası olarak seçeceğiniz mekânın gerek duvarlar gerekse mobilya bakımından mümkün olduğunca simetrik olmasını sağlayın. Ayrıca hoparlörleriniz ve oturma pozisyonunuzun da simetrik bir üçgen oluşturmasına özen göstermelisiniz. Bu şekilde ses daha homojen ve doğal olurken, sanal sahne daha başarıyla canlanacaktır.

 

• Çok büyük veya çok küçük odalardan kaçının. Çok küçük odalarda hoparlörlerinizin itebilmesi için yeterli hava bulunmaz. Bu nedenle özellikle yüksek volümlü pasajlarda seste bir sıkışma ve dinamiklerde bir basılma ortaya çıkar. Ayrıca küçük odalarda dinleme mesafeleri de kısa olduğundan alt bas frekansları tam olarak duymak da mümkün olmaz. Alt bas frekansları duyabilmek için gereken hoparlör-dinleyici mesafesi 15- 20 metreye kadar çıkabilir. Örneğin, yaklaşık 60Hz. frekansındaki bir bas gitarı tam duyabilmek için hoparlörlerden en az 3 – 4m. uzaklıkta olmanız gerekir. Çok büyük odalarda ise, yüksek frekanslar ile bas frekanslar birbirinden kopuk ve dağınık olarak yayılma eğilimi gösterirler. Öte yandan, büyük mekanlar doğru şekilde koşullandırılmaz ise seste aşırı yankılanma ve uğultu meydana gelir. Bu da dinlenilmek istenen asıl sesten çok odanın akustik cevabının işitilmesine neden olur.

 

• Hoparlör ve amplifikatörlerinizin genelde dinlediğiniz müzik türünün gerektirdiği dinamizmi sağlayacak yeterlilikte olduğundan emin olun. Özellikle senfonik orkestra veya elektronik müzik gibi türler zaman zaman anlık olarak çok yüksek elektriksel ve akustik çıkış gücü gerektirirler. Örneğin, bir senfonik eserin genel seyri sırasında ortalama 1-2 watt güç kullanılıyorken, aniden patlayan tek bir nota için anlık olarak 500 watt güç gerekebilir. Eğer amplifikatör ve hoparlör ikiliniz bu tür dinamik patlamaları veremiyorsa sesteki gerçeklik duygusu kaybolur.

 

• Müzik odasındaki yansıma, difüzyon ve yutum özelliklerinin ideal bir dengede olması gerekir. Çok az mobilyalı minimalist bir salonda yansıma yüzeyi çok geniş olacağından seste bulanıklaşma ve çınlama kaçınılmazdır. Yüksek ve geniş pencereler de benzer bir etki yaratır. Bu tür pencereler varsa mutlaka kalın kumaştan ve yere kadar uzanan perdeleri tercih edin.

 

• Mümkün olan en yüksek akustik performans için müzik odası olarak genişlik, yükseklik ve derinlik ölçüleri ideal orantıda bir odayı kullanmak her zaman iyi sonuç verir ve doğal sese yaklaştırır. Çok dar ve uzun odalarda sisteminizi enine kurmaktan kaçının. Örnek vermek gerekirse, 3 metreye 7 metre bir odada asla kısa kenar ekseninde yerleşmeyin.

 

• Piyasada bulunabilen akustik koşullandırma ürünlerinden yararlanabilirsiniz. Ancak bunu mutlaka bir uzman yardımı ile yapmanız önerilir. En ideal yaklaşım bu konuda deneyimli bir akustik uzmanı ile projelendirme ve koşullandırma yoluna gidilmesidir. Bu şekilde konser salonuna en yakın ses performansına önemli ölçüde yaklaşmış olursunuz.

 

 

 

Çiçek akustiği nasıl etkiler?

 

 

Çiçek konusu Hifi dünyasının ilginç konularından birisidir. Büyük Showroom’larda veya fuarlarda sergilenen ürünlerin yanında genelde bol yapraklı salon bitkileri yer alır. Bunlar sadece dekorasyon amaçlı değil, buralarda halı veya perde gibi eşyaların bulunmamasından dolayı oluşan yankılanmayı engellemesi ve sesi daha tok, dolgun hale getirmesi sebebiyle kullanılır. Evdeki bireysel dinleme odasında ise bu konu odanın gerçek sorununun ne olduğuna bağlıdır. Şöyle ki, yukarıda bahsettiğimiz gibi yankılanmanın çok olduğu bir odada müzik dinliyorsanız odanın boş noktalarına bol yapraklı salon bitkileri yerleştirmek yankı sorununu ve aşırı tizleri bir ölçüde giderebilir. Ancak böyle bir sorununuz yoksa ve sadece dekorasyon amaçlı ise sesi bozmamak için daha küçük boyutlu az yapraklı bitkiler tercih edilmelidir.

 

 

Hoparlörler için ideal yerleşim nasıl olmalı?

 

 

İyi bir sahne performansı için hoparlörlerin yerleşimi çok önemlidir. Bu konu hakkında, daha önceki yazılarımızdan “Hoparlörler Hakkında Neleri Ne Kadar Biliyoruz” başlıklı yazımızda detaylı olarak bahsetmiştik ancak yine de burada kısaca bahsedelim.

 

• Hoparlörlerinizi arka ve yan duvarlara fazlaca yakın koymaktan kaçının. Bu durum sanal sahnenin bozulmasına ve bas seslerde gereksiz bir abartıya neden olur. İdeal mesafe her hoparlör ve oda için farklı olmakla beraber, yan duvarlardan en az 40-50cm., arka duvarlardan da 60-70cm. uzaklık bırakmak gerekir. İdeal uzaklığı odanın boyutuna göre farklı denemeler yaparak ve sonuçları dinleyerek bulabilirsiniz.

 

• İki hoparlör ve dinleyici arasındaki uzaklıklar da kritik öneme sahiptir. Bu uzaklıklar her hoparlör modeli için farklı olmakla beraber, dinleme mesafesinin iki hoparlör arası açıklığın 1,5 katı ölçeğinde olması tavsiye edilir. Örneğin, iki hoparlör arası 2-2,5m. olan bir kurulumda dinleme koltuğunuzu 3,5-4m. civarında bir mesafeye koyabilirsiniz. İdeal uzaklıkları belirlemek için her seferinde küçük kaydırmalar ile dinlemeler yapmanız da faydalı olacaktır. Hoparlörler arası uzaklığın oda yapısıyla sınırlandığı bir ortamda dinleme uzaklığını, dinleme uzaklığının zorunlu olarak sabit olduğu durumlarda da hoparlörleri yer değiştirerek ideal kurulumu bulabilirsiniz. Kesinlik kaçınacağınız şey ise yan ve arka duvar uzaklıklarının eşit olmasıdır. Bu hiç istenmeyen ve uğultuya neden olan durağan dalgaları yaratır.

 

• Hoparlörlerinizin duruş açısı çok önemlidir. Kimi hoparlörler ön yüzleri aynı düzlemde duracak biçimde size doğrudan bakarak ideal sesi sunarken, kimilerini belirli bir açıyla içe doğru çevirmek gerekir. Hedef, iki hoparlörden gelen seslerin dinleyiciyi de içine alacak biçimde kesiştiği bir Stereo Alan yaratmaktır. İdeal duruş açısını denemeler yaparak belirleyebilirsiniz.

 

• Eğer raf tipi hoparlörleri ayaklar üzerinde kullanacaksanız, ayak + hoparlör yüksekliği son derece önemlidir. Hedef, tiz sürücülerinin oturma pozisyonunuzda ortalama olarak kulak yüksekliğinizde olmasıdır. Uygun olmayan ayaklar ile çok yüksek veya alçak yerleştirilen hoparlörlerin frekans dengesi tizlerin aleyhine kolayca bozulabilir.

 

• Hoparlörlerinizi cam, ayna ve cilalı mobilya türü yansıtıcı yüzeylerle kaplı duvarların yakınına koymamaya özen gösterin. Bu tür duvarlar ikinci bir hoparlör gibi davranarak sesteki netliğe büyük zarar verirler.

 

• İster kule ister raf tipi olsun hoparlörlerinizin oda zemini ile doğrudan temas halinde olduğundan emin olun. Yumuşak ve uzun tüylü halı üzerine iğne ayakları olmaksızın yerleştirilen bir hoparlörde bas frekanslarda hem enerji hem de netlik kaybı kaçınılmazdır. Zira, hoparlör pistonlarının havayı itmesi sırasında oluşan tepki bu şekilde mekanik olarak halı tarafından emilecek ve bu da bas frekanslarda ciddi düşmeye neden olacaktır. İdeal çözüm, eğer zemininiz de uygunsa Spike olarak isimlendirilen sivri hoparlör ayaklarını kullanarak zeminle temas yüzeyini en aza indirmektir.

 

 

Elektronik olarak oda akustiğini düzenleyen mevcut cihazlar ses kalitesini etkiler mi?

 

 

Elektronik olarak oda akustik düzenleyicileri doğru kullanıldığında tatminkâr sonuçlar verebilmektedir. Her geçen gün gelişen DSP (Digital Sound Processor) teknolojisi sayesinde son derece hassaslaşan sayısal algoritmalar ve ucuzlayan yarıiletken maliyeti bundaki en önemli faktörlerdir. Özellikle yüksek kaliteli ve pahalı akustik işlemcileri ses kalitesinde hissedilir bir kayba neden olmadan müzik odalarındaki akustik sorunları başarıyla çözebilmektedir.

 

Yine de unutulmamalıdır ki doğru biçimde inşa edilmiş ve donatılmış bir müzik odasında ses kalitesi en gelişmiş elektronik akustik düzenleme sisteminin bile çok ötesinde olacaktır. Bir başka deyişle, elektronik akustik düzenleme ürünlerine ancak odanızı yapısal olarak düzenleme olanağınız yoksa yönelmelisiniz.

 

 

Akustik kişisel beğeni ile ilgili bir şey midir, yoksa teknik olarak doğru bir akustik var mıdır?

 

 

Akustik fizik kurallarına dayanan, bütünüyle ölçülebilir ve hesaplanabilir bir bilimdir. Dolayısıyla bir ortamın akustik özellikleri mükemmel bir kesinlik içinde ölçülebilir, tasarlanabilir veya değiştirilebilir.

 

Her farklı amaç için farklı akustik değerler tercih edilir. Örneğin, bir antik amfitiyatroda elektronik destek olmadan binlerce izleyiciye sesin ulaşabilmesi için son derece yankılı bir yapı kurulur. Oysa bir dublaj stüdyosunda neredeyse uzayın mutlak ses yutuculuğuna sahip odacıklar tercih edilir. Yani amaca yönelik ideal akustik özellikler durumdan duruma önemli biçimde farklıdır. Bir başka deyişle, ideal akustik bir mekânın ne amaçla kullanılacağına bağlı olarak değişir.

 

Hifi kültüründe ise kimi müzikseverler biraz daha yankılı ve canlı odaları tercih ederken, kimileri nispeten cansız-sönük bir akustiğe sahip yutucu yapıda odalarda sesi daha doğal duyduklarını belirtirler. Teknik bağlamda her müzik odasında yansıma, emilim ve dağılmanın belirli bir orantıda olması en doğal sesi sağlayacaktır.

 

 

Dinleme odasının akustiğinin iyi olup olmadığını kulakla nasıl anlarız?

 

 

Bunun için iyi bir müzik dinleyicisi olmak gerekmektedir. İyi bir müzik dinleyicisi bir eseri dinlerken müzikte yer alan tüm tınılara içgüdüsel olarak bakar. Bu şekilde her bir enstrümanın, her bir sesin diğerleri ve kaydın yapıldığı ortamla etkileşimini ayrıştırmaya başlar. Bu şekilde müziğin doğasını tüm detaylarıyla kavrama yeteneği gelişir. Ardından da müzik dinleme odasının ve hatta Hifi cihazlarının güçlü ve zayıf yönleri müzikseverin kulağında kolayca belirginleşir.

 

İyi bir dinleyici kulağının en temel besin kaynağı da canlı performanslardır. Örneğin farklı akustiğe sahip mekanlarda düzenli olarak piyano dinleyen bir müziksever, hifi sisteminde müzik dinlerken başarılı veya sorunlu piyano kayıtlarını anında algılayacaktır. İşte bu kulak referansı da müzik odasının akustiğindeki tüm yönleri daha net algılamamızı sağlar.

 

Tamer Tekelioğlu

 

Cazkolik.com / 27 Haziran 2023, Salı

BU İÇERİĞİ PAYLAŞIN


Tamer Tekelioğlu

  • Instagram
  • Email

Yorum Yazın

Siz de yorum yazarak programcımıza fikirlerini bildirin. Yorumlar yönetici onayından sonra sitede yayınlanmaktadır. *.